Yeşilırmak vadisi Harşena Dağı eteklerine kurulan Amasya, 7 bin yılın üzerindeki eski tarihi boyunca bilim adamları, sanatkarlar, şairler yetiştirmiş, Osmanlı şehzadelerinin eğitim gördüğü, gezip görülecek pek çok tarihi ve doğal güzelliği bulunan ilginç bir şehrimizdir.
Milli Mücadelenin temellerinin atıldığı Kurtuluş savaşının ilk önemli adımını teşkil eden Amasya Genelge’sinin 22 Haziran 1919’da okunduğu kent bu durumuyla daha fazla ilgiyi de hak ediyor.

AMASYA KALESİ
Amasya Kalesi, Amasya İl merkezinin kuzeyindeki Harşena Dağı üzerindedir. Ayrıca, Harşena Kalesi adıyla da anılır. Amasya Kalesi denizden 700 metre Yeşilırmak’tan ise 300 metre yükseklikte bulunmaktadır. Tarihçilerin bazılarına göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmıştır. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana / Harşena ismini almıştır. Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler de birçok kez farklı kültürlerin eline geçmiş ve bunların çoğunda bozulma yaşamıştır. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların hakimiyetleri döneminde birçok saldırıya uğrayan Amasya Kalesi her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Amasya Kalesi 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra mühim bir tamir görmüştür. Yeşilırmak’ın kıyısına kadar birçok savunma basamağına sahip olan kalede Cilanbolu adı verilen ve kalenin ortasında yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında üstü kapalı, dar ve uzun bir geçit vardır. Kalede sarnıçlar, su depoları, Osmanlı Dönemine ait hamam harabeleri ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları mevcuttur. Sur duvarlarının birçok kısmı hala dayanmaktadır. Kale, İçeri Şehir (Hatuniye Mahallesi), Kızlar Sarayı ve Yukarı Kale (Harşena) olarak üç bölümden oluşmaktadır. Yeşilırmak kıyısı boyunca, İstasyon Köprüsü ile Hükümet köprüsü arasında yaklaşık 800 metrelik bir alana yayılan Hatuniye Mahallesi’nde Yeşilırmak’ın kuzeyindeki yüksek antik sur duvarları üzerinde Amasya Evleri, hamamlar ve camiler yapılmıştır. Aşağı Kale olarak da bilinen bu bölüme Alçak Köprü’den, İstasyon Köprüsü’nden, Sultan Bayezid Camii karşısındaki Madenüs Köprüsü’nden ve Hükümet Köprüsü’nden girilebilmektedir.

ALÇAK KÖPRÜ
Roma Döneminde, şehir merkezi ile Kale ve çevresini Yeşilırmak’ın karşı kıyısına, yani şehrin yerleşim yerine bağlamak üzere yapılmıştır. Kesme taşlarla dört yüksek kemer oluşturacak biçimde inşa edilen köprünün bu yüksek ayakları zaman içinde Yeşilırmak’ın sularına gömülmüş, kemerlerin sadece üst kısımları görünür şekilde kalmıştır. Kemerlerin üzerindeki köprü tablası da suya yaklaştığından halk köprüye, bugün de kullandığımız adıyla “Alçak Köprü” olarak adlandırmıştır. 19. yy.’a kadar bu haliyle kullanıla gelen köprünün tehlikeli olabileceğini düşünen Mutasarrıf Ziya Paşa 1865 yılında köprünün üzerine ahşap, yeni bir köprü yaptırmıştır. Ancak bu yeni köprü çok uzun ömürlü olmamış, 1881 yılında yaşanan sel de Yeşilırmak’ın sularında kaybolup gitmiştir. Daha sonra Mutasarrıf Atıf Bey zamanında da eski kemerlerin üzerine bir kez daha yeni bir köprü kurulmuş, bu yeni köprü bir önceki ahşap köprüden daha sağlam yapılmıştır. Kullanılmayan bir kilisenin taşlarından yapılan bu ikinci köprü, 1965 yılında biraz daha güçlendirilerek günümüze kadar gelmiştir.

AYNALI MAĞARA
Aynalı Mağara, şehir merkezine 3,3 km uzaklıktadır. Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş halidir. Dört basamakla çıkılan mezar düz bir kayaya oyularak yapılmıştır. Genişliği 9,8 metre yüksekliği 13 metre’dir. Usta bir taş işçiliği ile yapılmıştır. Mağaranın dış yüzeyi özel bir işçilik ile parlatılmıştır. Buraya Aynalı Mağara denmesinin nedeni ise, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasından kaynaklıdır. Burası, M.Ö. 2. yy da Helenistik çağda Amasya‘da yaşamış Mitra Rahibi TES’in anıtsal mezarıdır. Mağaranın çok geniş olması ve duvarlarda olan resimler ve mağaranın üstünde yazan “Büyük Rahip Tes” yazısı bu mezarın TES’e ait olduğunu desteklemektedir. Mezar odası dikdörtgen biçiminde olup, girişin sağ tarafında mezar nişi ve teknesi bulunmaktadır. Burasının, 11. yy.’da Bizanslı keşişlerin yaşadığı yer, manastır olarak kullanıldığı ve bu kullanımda yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır.

AMASYA SAAT KULESİ
Hükümet Konağı’nın yanında, köprünün kuzeyinde bulunan Saat Kulesi 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1940’ta yeni köprünün yapımı sırasında hasar gördüğü için yıktırılmış, 2002 yılında yeniden yaptırılmıştır. Zamanı göstermesinin yanında Saat Kulesi’nin Amasyalılar için ayrı bir önemi vardır. Kulenin kuşaktan kuşağa anlatılan hikayesini yerinde dinlemenizi öneririz.

AMASYA ARKEOLOJİ MÜZESİ
1925’de kurulan Amasya Arkeoloji Müzesi önceleri çeşitli binalarda hizmet vermiştir. 1980 yılında şimdiki binasına taşınan müzede Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait 13 ayrı uygarlığın eserlerini bir arada görebilirsiniz. Müze binasının müze bahçesinde Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait taş yapıtlar sergilenmektedir. Daha Önce Müzenin bahçesinde yer alan ve Selçuklu Sultanı I. Mesud’a ait olan, İlhanlılar dönemine ait 14. yy.’dan kalma mumyalar Müze içerisindeki özel bir alanda sergilenmektedir. İlhanlıların Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde Amasya’da yaşamış kişilere ve yakınlarına ait mumyaların bulunduğu bu bölüm, müzenin en ilgi çeken bölümlerinden birini oluşturmaktadır.

BORABAY GÖLÜ
Doğa harikası olarak görülen Boraboy Gölü, doğa yürüyüşünü, pikniği ve kampı masalımsı bir dünyada yaşamak isteyenlerin ilk tercihleri arasında bulunuyor. Havası ile insanın içini huzurla dolduran ve şehir hayatının tüm stresinden uzaklaştıran Boraboy Gölü’nde kuşların cıvıltıları eşliğinde sevdikleriniz ile mutlu anlar yaşayabilirsiniz.
Temiz hava ve ağaçların mis kokuları ciğerlerinize dolarken kendinizi daha pozitif ve zinde hissedeceksiniz. İster piknik için isterseniz kamp veya ağaç evlerde kalmak için gelmiş olun burada zaman geçirmek size çok iyi gelecek.
Gölün etrafında ilerlemekte olan topraklı yolda harika fotoğraflar çekerek bu anları ölümsüzleştire bilirsiniz de..Orman resminin yansıdığı bir göl, kestane ağaçları, sarı ve beyaz çiçekler, çamların yeşilden maviye doğru değişen tonları ve ağaçların altındaki çiçekler kendinizi çok daha iyi hissetmenize yol açacak.
Aradığınız sessizlik, sakinlik ve doğa ile birlikte olmanın vereceği huzur ise Boraboy Gölü’nün atmosferi içerisinde bulabilirsiniz.